Henüz 10 yaşındaydı. Gencecik bir sporcu.
Görenler yeteneğinden şüphe duymuyor.
İleride ne olacaksın diye sorduklarında ise net bir yanıtı var: “Dünyanın 1 Numarası Olacağım!”
İlgilendiği spor dalı biraz tuzlu. Mahalle arasında oynan cinsten değil.
Anne ve babası kara kara düşünürler. Uzmanlar kesinlikle desteklenmesi gerektiğini telkin ederler.
Karar verilir: elde avuçta değerli ne varsa paraya çevrilir ve delikanlının başarılı olması için çalışılır.
Baba şöyle ifade ediyor: “Günlük ihtiyaçlarımızı dahi karşılayacak paramız kalmamıştı. 17 yıl boyunca kirada oturduk. Geceleri gözüme uyku girmezdi sokakta dolaşırdım. Hatta polisler birkaç kez beni karakola dahi götürdüler. ”
O dönemde oğlum elbette bunları bilmiyordu. Bilmesine izin vermedim. Yoksa şuan burada olamazdık.
Çok hırslıydı, yenilgiyi kabul etmez, sinirlenirdi.
Böyle durumlarda “rakibini tebrik etmesini ve ona ‘Tebrikler, bir dahakine kazanmak için herşeyi yapacağım’ demesini” söylerdim.
Yenilgi birinin hatalarını düşünmesi ve fark etmesini sağlar!
Genç delikanlı şuanda 27 yaşında.
4 Avusturalya Açık (2008, 2011, 2012, 2013), 1 Amerika Açık (2011), Fransa Açık (2012) ve Wimbledon (2012) ile 2008 Olimpiyat 3.lüğüne sahip!
Çocukluğundan bugüne gelen zorlu ve yorucu yüklerini azmi ve başarıları ile atmış, bugünün tenis dünyasındaki en eğlenceli ismi:
Novak Đoković
YORUM: Genelleme yapmak yanlış olacaktır ancak geride olanların, acı çekenlerin daha büyük motivasyona sahip olduğunu düşünüyorum. Bu motivasyon, disiplin ve azim, yetenek ve profesyonel destek ile de birleşince sonuc: Dünyanın 1 Numarası oluyor!
Keyifli Seyirler