Emektar Marangoz

Eylemlerimizin kalitesini, isteğimizin şiddetinin belirlediğini düşünüyorum. İsteğin dozajının yüksek olduğu noktada ise “tutku” kavramını kullanıyoruz. Sımsıkı tutunduğumuz hayallerimiz, hedeflerimiz…

Hayallerimize belki de çok azımız ulaşabileceğiz, kim bilir… Ancak önerim; ulaşamasanız da başkasının hayali olun!.. İz bırakın…

Kaliteli bir iş çıkartmak üzerine güzel bir hikaye var; Marangozun Pişmanlığı. Bunu sizlerle paykaşmak istedim.

Buyurunuz;

Yaşlı bi marangozun emeklilik çağı gelmişti. Yanında çalıştığı müteahhite; yapmış olduğu ahşap ev inşa işini bırakmak, eşi ve çocuklarıyla birlikte daha rahat, daha huzurlu bir hayat sürme isteğinden bahsetti. Müteahhit, yıllardır birlikte çalıştığı emektar marangozunun iş bırakma isteğine oldukça üzüldü. Fakat ondan, kendine bir iyilik olarak, son bir ev daha yapmasını rica etti.

Marangoz, bu son olsun diye istemeye istemeye teklifi kabul etti ve işe girişti. Ne var ki gönlünün, yaptığı işte olmadığı her halinden beliydi. Bundan dolayı baştan savma bir işçilik ve kalitesiz malzeme kullandı. Ömrünü verdiği mesleğine öyle bir eserle son vermek ne büyük talihsizlikti!..

Marangoz, ev bittiğinde müteahhite teslim etmek üzere kendisini çağırttı, işveren, evi gözden geçirmek için geldi. Şöyle bir baktıktan sonra dış kapının anahtarını marangoza uzattı. ”Bu ev senin.”dedi. ”Yıllarıdır süren emeklerini karşılığı sana benden hediye.”

Marangoz şoka girdi. Ne kadar utanmıştı! Keşke yaptığı evin kendisinin olduğunu bilseydi. O zaman onu öyle yapar mıydı?

Unutmayın! herkes kendi hayatının marangozudur. Herkes gün be gün kendi hayatını inşa eder; bir çivi çakarak, bir tahta koyarak veya duvar dikerek… Evet, bugün aldığımız kararlar, ortaya koyduğumuz davranışlar, sarfettiğimiz sözler, yaptığımız tercihler yarın yaşayacağımız evin malzemeleridir. Elimizden gelenin azını değil, fazlasını yapalım ki o evin içinde uzun yıllar huzurla yaşayabilelim.

Leave a Reply

%d